4 Aralık 2012 Salı

KILLAR DA HASTA OLUR!

KILLAR DA HASTA OLUR! İlk kez 1980’li yıllar da böbrek hücrelerinde keşfedilmelerine rağmen siller yeni anlaşılmaya başlandı. Görevlerini saymakla bitiremeyiz: Ependimal akım adı verilen beyindeki sıvı hareketinde, spermlerin hareketinde, karaciğer de, pankreasta, böbrek ve safra yollarında, idrar ve enzimlerin taşınmasında, koklamada, görmede ve hücre bölünmesinde sillerin rolü var. Sillerin bozuk veya kusurlu olması halinde siliopati adı verilir. Çok çeşitli siliopatiler vardır. Sillerin çalışmadığı veya eksik çalıştığı siliopatilere çeşitli örnekler verebiliriz. Usher sendromunda işitme ve denge kaybı söz konusu. Meckel Gruber sendromumda nöral tüp, beyin dokusundan başlayıp omuriliği de içine alacak şekilde uzanan borucuk şeklinde bir yapı. Bu yapı, anne karnındaki hayatımızın üçüncü haftasında gelişimini tamamlar. Nöral tüp kusurları en sık görülen doğum kusurları arasındadır. Ayrıca beynin olmaması veya omuriliğin kapanmamasının en sık rastlanan nedenlerindendir. Türkiye’de görülme sıklığı ortalama binde üçtür. Beyindeki, tüp şeklindeki bu küçük nöral tüp,hasarlı ise omurilik ve beyin gelişiminde kusurlar olur.Örneğin sırtta omurilik kapanmaz ve açık kalır, sinir doku bu açıklıktan dışarı çıkar; buna “spina bifida” denir. Sillerdeki ve sillerin yapısındaki proteinlerde bozuklukların olduğu kalıtsal Bardet-Biedl sendromu, sillerde işlev bozukluğuna bağlı olarak gelişen bir hastalık. İlk sil ilişkili hastalık olan Bardet-Biedl sendromlu kişilerde şişmanlık, retina dejenerasyonu, böbreklerde kist ve polidaktili (parmak sayısının fazla olması) gözlenir. Bardet-Biedl sendromunda görülen anosmi (koku hissinin kaybolması) burundaki sillerin kusurlu olmasından kaynaklanır. 2011 yılında Amerikan Hücre Biyolojisi Derneğinin (ASCB) Denver’da ki toplantısında ilginç bir sunum yapıldı. Beynin iştah bölgesi olan hipotalamustaki hücrelerdeki sillerin bozuk olması obezite ile ilişkili olabilir. Bu da Bardet-Biedl sendromlu kişilerin niye fazla kilolu olduğunu açıklayabilir. Araştırmacılar şu an kılların iştahla alakalı melanin yoğunlaştırıcı hormon ve leptin hormonu ile bağlantısını araştırıyor. Ependimal akımda görevli siller bozuk olursa hidrosefali (beyinde sıvı toplanması) görülebilir. Spermlerdeki sil kusurlarında kısırlık ortaya çıkabilir. Yumurtanın üreme yollarındaki hareketinde de siller görev alır. Yumurta kanalındaki yumurta hücresi siller yardımıyla yoluna devam eder. Mekanik sensör ve kalsiyum iyon salınımında görevli sillerin böbreklerde çalışmaması sonucu görülen polikistik böbrek hastalığı, en yaygın siliopatiler arasındadır. Alström hastalarında gözün retina tabakasında hasar vardır. Son yıllarda hücre bölünmesinde ki rolleri sebebi ile sillerin kanser ile ilişkisi de araştırılmaya başlandı. Cellular and Molecular Life Sciences dergisinin 11 Temmuz 2012 tarihli sayısında hücre bölünmesi ile siller arasında bir diyalog olduğunun keşfedildiği duyuruldu. Böyle bir diyalog olduğu yüz yıldır biliniyordu. Ancak, bilim dünyasında asıl heyecanla karşılanan şey sillerin hücre döngüsünü etkilediğinin anlaşılmasıydı. HÜCRE GÖÇÜ VE FARKLILAŞMA DÖNEMİ Sağ mı sol mu? Anne karnında ki üç haftalık embriyoda dış, orta ve iç katman olmak üzere üç katman meydana gelir. Bu katmanlardan çeşitli vücut organları oluşur. Ancak buradaki en kritik olaylardan biri vücut eksenlerinin oluşumudur. Embriyonun sağ sol, üst alt ve ön arka eksenleri nasıl belirlenecek? Bu yön tayini olmazsa milyarlarca hücre yolunu nasıl bulacak? Tam bir kaos ortamı olur değil mi? Hücre nereye doğru gidecek? Sil hareketleri, embriyoda bir sıvı hareketinin oluşmasına sebep olur. Bu sıvı hareketine nodal akım denir. Bu akım tıpkı bir sandalın küreği gibi yön ve hız tayininde iş görür. Protistalar gibi bazı tek hücreli mikroskobik canlılarda 17 adet kürek sayılmış. Nodal akım embriyoda sağ sol kutuplaşmasında rol alır. Mesela kalp sola, karaciğer sağa yerleşir. Peki ama dışarıdan hiç bir sinyal gelmeden bu nasıl olur? Gelişim biyologlarının ve kuramsal biyologların en merak ettiği konulardan biri budur. Bu konudaki ilk büyük buluş morfogenlerdir. Morfogenler, embriyoda yön tayininde görevli maddelerdir. (örneğin retinoik asit). Sirke sineğinin embriyo aşamasında morfogenleri araştıran ve açıklayan araştırmacılar 1995 yılında Nobel ödülü kazandı. İkinci büyük buluş ise sillerin sağ sol eksen oluşumundaki rollerinin ortaya çıkarılmasıdır. Embriyoda eksen tayini ve yapısal değişimler hala gizemini koruyor. Araştırmalar tüm hızıyla devam ediyor. Ancak nodal akımın ilgili genleri nasıl harekete geçirdiği henüz tam olarak anlaşılmış değil. “Nodal Akım ve Siller” şeklinde nodal akımın morfogenlere ve sillere etkisi görülüyor. Embriyologlar, bu tür hücre olaylarına, “hücrenin kaderi” diyor. Her hücrenin nasıl davranacağı ve nereye gideceği planlı ve programlı. Hücreler hiç “eğitim görmeden” ve “tatbikat yapmadan” görevlerini kusursuz biçimde gerçekleştirir. Sonuçta her organ yerli yerine yerleşmiş olur. İç organların yerli yerinde olmasına “situs solitus” adı verilir. Sillerde bozukluk olur ve nodal akım oluşmazsa organlar ters yönlere yerleşebilir. Bu duruma da “situs inversus” denir. Situs inversus hayatla bağdaşır yani eğer doğumsal bir kalp kusuru yoksa organları ters yönde olan kişiler dışarıdan normal görünür ve yaşamlarına sağlıklı olarak devam eder. Kartagener sendromlu hastaların % 20’sin de anormal siller vardır. Kartagener hastalarında, tıpkı Dr. No gibi kalp sağda, karaciğer soldadır. SOLUNUM YOLLARI TEMİZLİĞİ Nefes borusunun iç duvarını döşeyen dokuya nefes borusu epitelyumu denir. Her epitelyum hücresinin, hafanın geçtiği boşluğa doğru 200 kadar çıkıntısı vardır. Siller nefes borusunun içerisini sürekli süpürmekle görevli, hareketli tüycüklerdir ve buğday tarlasındaki başakların rüzgarla dalgalanmasına benzeyen sürekli hareketleri sonucu mikroplar ve tozlar mukus sıvısı ile beraber yutağa doğru hareket eder, oradan da midenin asitli ortamına geçip parçalanır. İşte ikiz kuleler’in enkazının temizlenmesinde çalışan kurtarma görevlisi, içindeki mikro kılları anlamak için çıktığı yolculukta arkadaşlarının da neden hasta olduğunu anlamaya başlamıştı. Solunum yollarındaki süpürgeciler çalışmayınca tozlar solunum yollarını tıkamıştı. 4 Ağustos 2012 tarihli Science dergisinin kapağı bir kez daha sillerle süslendi. Sağlıklı akciğerler için sillerin önemi bir kez daha gösterildi. Bu çalışmaya göre siller bir fırça gibi çalışarak hücrelerin yüzeyinde biriken mukus tabakayı temizliyor.

1 yorum:

  1. Basit anlaşılır ve güzel bir şekilde açıklanmış. Siliopatiyi Internette Araştırdığımda bulabildiğim en iyi kaynak bu yazı oldu. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil

KAKİSTOKRASİ

Kakistokrasi: Yeniden canlandırmamız gereken bir kelime: Kakistokrasi, iktidardaki en aptal, cahil, en az vasıflı ve prensipsiz vatandaşl...